Work, work, work |
(İş, iş, iş) |
Work, work, work |
(İş, iş, iş ) |
You see me I be |
(İşimi yaparken beni görürsün ) |
Work, work, work |
(İş, iş, iş ) |
Work, work, work |
(İş, iş, iş ) |
You see me |
(Beni görürsün ) |
Do me dirt, dirt, dirt |
(Kirli, kirli, kirli bir iş yaparken ) |
Dirt, dirt, dirt |
(Kirli, kirli, kirli ) |
For some of that |
(O işlerden bir kaçı ) |
Work, work, work |
(İş, iş, iş ) |
Work, work, work |
(İş, iş, iş ) |
For you I got love, love, love |
(Aşkım, aşkım, aşkım var senin için ) |
Love, love, love |
(Aşkım, aşkım, aşkım ) |
When I came for my |
(Benim sıram geldiğinde ) |
Turn, turn, turn |
(Sıram, sıram, sıram ) |
Turn, turn, turn |
(Sıram, sıram, sıram ) |
Join me I deserved it |
(Katıl bana, bu benim hakkım ) |
No time to have you lurking |
(Dolandırıcılık için zaman yok ) |
If I got right then you might like it |
(Eğer hakkımı aldıysam beğenebilirsin ) |
You know I dealt with you the nicest |
(Seninle en iyi şekilde ilgilendiğimi biliyorsun ) |
Nobody touch me, I’m the righteous |
(Kimse bana karışmadı, ben haklıyım ) |
Nobody text me in a crisis |
(Kimse bunalımdayken bana yazmadı ) |
I believed all of your dreams are fruition |
(Bütün hayallerinin gerçekleşeceğine inanıyorum ) |
You took my heart and my keys and my patience |
(Benim kalbimi ve anahtarını ve sabrımı aldın ) |
You took my heart off my sleeve a decoration |
(Kalbimden benim süs manşetimi çıkardın ) |
You mistaken my love I brought for you for foundation |
(Senin için temelini attığım aşka sen yanlış davrandın ) |
All that I wanted from you was to give me something that I never had |
(Senden tek istediğim bana hiç sahip olamadığım bir şey vermendi ) |
Something that you’ve never seen |
(Senin hiç görmediğin ) |
Something that you’ve never been |
(Senin hiç olmayan bir şey ) |
But I wake up and everything’s wrong |
(Fakat uyandı ve her şey yanlıştı ) |
Just get ready for… |
(Sadece hazır ol… ) |
Work, work, work |
(İş, iş, iş ) |
Work, work, work |
(İş, iş, iş ) |
You see me I be |
(İşimi yaparken beni görürsün ) |
Work, work, work |
(İş, iş, iş ) |
Work, work, work |
(İş, iş, iş ) |
You see me |
(Beni görürsün ) |
Do me dirt, dirt, dirt |
(Kirli, kirli, kirli bir iş yaparken ) |
Dirt, dirt, dirt |
(Kirli, kirli, kirli ) |
For some of that |
(O işlerden bir kaçı ) |
Work, work, work |
(İş, iş ,iş ) |
Work, work, work |
(İş, iş, iş ) |
Duh, duh, duh, duh* |
(Ya, ya, ya, ya ) |
For you I got |
(Senin için bende hayır var ) |
Nah, nah, nah* |
(Olmaz, olmaz, olmaz ) |
Nah, nah, nah |
(Olmaz, olmaz, olmaz ) |
Before the tables turned, turned turned turned |
(Olaylar tersine dönmeden, dönmeden, dönmeden, dönmeden önce ) |
Beg you something please |
(Lütfen, sana yalvarıyorum ) |
Baby don’t you leave |
(Bebeğim beni bırakma ) |
Don’t leave me stuck here in the streets (no, no) |
(Beni sokaklarda nahsur bırakma (hayır, hayır) ) |
If I get another chance to |
(Eğer yeni bir şansım olursa ) |
I will never, no never neglect you |
(Seni asla ihmal etmeyeceğim ) |
I mean who am I to hold your past against you? |
(Yani ben kimim ki geçmişi sana karşı tutacağım? ) |
I just hope that it gets to you |
(Sadece senden geçmesini umuyorum ) |
I hope that you see this through |
(Umarım bunu atlatırsın ) |
I hope that you see this true |
(Umarım doğruyu görürsün ) |
What can I say? |
(Ne söyleyebilirim ki? ) |
Please recognize I’m trying baby |
(Lütfen çabaladığımı gör bebeğim ) |
I been… |
(Ben… ) |
Work, work, work |
(İş, iş, iş ) |
Work, work, work |
(İş, iş, iş ) |
You see me I be |
(İşimi yaparken beni görürsün ) |
Work, work, work |
(İş, iş, iş ) |
Work, work, work |
(İş, iş, iş ) |
You see me |
(Beni görürsün ) |
Do me dirt, dirt, dirt |
(Kirli, kirli, kirli bir iş yaparken ) |
Dirt, dirt, dirt |
(Kirli, kirli, kirli ) |
For some of that |
(O işlerden bir kaçı ) |
Work, work, work |
(İş, iş, iş ) |
Work, work, work |
(İş, iş, iş ) |
For you I got love, love, love |
(Aşkım, aşkım, aşkım var senin için ) |
Love, love, love |
(Aşkım, aşkım, aşkım ) |
When I came for my |
(Benim sıram geldiğinde ) |
Turn, turn, turn |
(Sıram, sıram, sıram ) |
Turn, turn, turn |
(Sıram, sıram, sıram ) |
Yeah, okay |
(Evet, pekala ) |
You need to get done, done, done, done |
(Bunu halletmen, halletmen, halletmen, halletmen lazım ) |
That’ll work, come over |
(Bu işe yarar, buraya gel ) |
We just need to slow the motion |
(Sadece hareketi ağırdan almalıyız ) |
Don’t give that away to no one |
(Bunu başka kimseye verme ) |
Long distance, I need you |
(Uzak mesafe, sana ihtiyacım var ) |
When I see potential I just gotta see it through |
(Sende bunu halledebilecek potansiyeli gördüğüm zaman ) |
If you had a twin I would still choose you |
(İkizin olsa bile ben yine de seni seçerim ) |
I don’t wanna rush into it, if it’s too soon |
(Aceleci davranmak istemiyorum, eğer yakın değilse ) |
But I know you need to get done, done, done, done |
(Fakat senin bunu halletmen, halletmen, halletmen, halletmen gerektiğini biliyorum ) |
If you come over |
(Eğer buraya gelirsen ) |
Sorry if I’m way less friendly |
(Çok arkadaş canlısı değilsem kusura bakma ) |
I got niggas tryna end me |
(Beni bitirmeye çalışan zenciler var ) |
Oh, yeah, I spilled all my emotions tonight, I’m sorry |
(Ah, evet bu gece tüm duygularımı ortaya çıkardım, üzgünüm ) |
Rolling, rolling, rolling, rolling, Rolling |
(Yuvarlanmak, yuvarlanmak, yuvarlanmak, yuvarlanmak ) |
How many more shots until you’re rolling? |
(Yuvarlanmana kadar kaç tane daha tek atımlık içki gerekiyor ) |
We just need a face to face |
(Sadece yüz yüze olmamız lazım ) |
You could pick the time and the place |
(Zamanı ve mekanı sen seçebilirsin ) |
You spent some time away |
(Birkaç zaman harcadın zaten ) |
Now you need to forward and give me all the… |
(Şimdi yapman gereken göndermek ve bana bütün… (işleri vermek) ) |
Work, work, work |
(İş, iş, iş ) |
Work, work, work |
(İş, iş, iş ) |
You see me I be |
(İşimi yaparken beni görürsün ) |
Work, work, work |
(İş, iş, iş ) |
Work, work, work |
(İş, iş, iş ) |
You see me |
(Beni görürsün ) |
Do me dirt, dirt, dirt |
(Kirli, kirli, kirli bir iş yaparken ) |
Dirt, dirt, dirt |
(Kirli, kirli, kirli ) |
For some of that |
(O işlerden bir kaçı ) |
Work, work, work |
(İş, iş, iş ) |
Work, work, work |
(İş, iş, iş ) |
For you I got love, love, love |
(Aşkım, aşkım, aşkım var senin için ) |
Love, love, love |